Kadınların çantaları vardır. Ayakkabıları da vardır elbet, takıları da vardır… ama çanta başkadır. Her kadının kendi kadardır çantası, aklındakiler kadardır, zihni kadar doludur veya yüreği kadar hafiftir.
Her yaşta başkadır kadının çantası. Mesela lisede göz gözdür çantalar, zulası vardır. Deli kanda neler saklanmadı ki o çanta da saklanmasın? Okul bitip de hayatın yeni evresi başladığında çanta da değişir. Bugüne kadar renkli bezden ibaret olan o koca çanta, artık küçük desenli, bir tık sevimli ama yine de feminendir. Öyle başlarda nerede tutacağını bilemez kadın; sudan çıkmış balığın eline bir çanta tutuşturmuşlar sanki. Bir omzuna asar, bir eline alır, bir sırtına atar. Daha bilmiyordur kadın, ruhu gibi çantayı da nasıl taşıyacağını. İçi de kendi kadar; cüzdan, telefon, ufak bir ayna ve tabi o ilk ruj. Kadın büyür sonra. İş hayatına başlar veya evli hayatına. Çanta da onunla büyür. Suni de olsa deridir çanta, taşlı tokalıdır, daha bir dişidir. İçine parfüm girer, ruj yetmez makyaj çantası şart olur, belki bir paket de sigara. Büyük değildir çanta, aklını ve kalbini doldurdukça çantanın da içi dolmaya yeni başlar o yaşlarda. Ama artık bilir nereye koyacağını. Artık en önemli aksesuarıdır kadının, omzuna takar bir eliyle de sıkı sıkı tutar; tutunduğu kadınlığının en önemli parçasını.
Bir yaştan sonra çanta olgunlaşır, daha temkinli, daha koruyucu, daha bir kendine mahsus olur. İçindeki en küçük göz güzelliğe ayrılır, kalan kısımlarda mendil, güneş koruyucu, yedek anahtarlar hatta yedek çoraplar sıkışır durur. Süsü püsü önemsizleşir de çantanın, derisi, markası en alası olur. “Hmm” dedirtir görene. Artık bir aksesuar değildir o. Kadının zevahiridir. Buradan sonra kadından kadına değişir çanta. ‘Yaş alan kadınlar’ ile ‘yaşlanan ruhlar’ farklı çantalar taşır bedenlerinde. Yaş alanlar ve yaşa takılmayanlar modaya ve kombinine uygun, bazen pek tumturaklı, bazen sade ama kalite kokan çantalar seçerler. Hangi yaşta kalmak istediyse ruhları, o dönemin çantasıdır. Çanta 18 olsa da içi şu an ki yaştadır, doludur yaşanmışlığı. Yaşlanan ruhlar ise en rahatını tercih ederler. Mecburiyetten kullanılan, sırta yük eden bir heybedir onlar için artık. İçine doldurdukları, içine attıklarının çeyreği değildir ama yine de zor kapanır o çanta. Buruş buruştur derisi, fermuarı koptu kopacak…
Kadınların çantaları değil de, çantaların kadınları vardır aslında. Kimin omzuna asıldıysa onun ruhunu taşır, onun hayatını anlatır.
İçi güzel şeylerle dolu çantalar biriktirmeniz umuduyla…
Ne kadar güzel ifade etmişsiniz. Kaleminize sağlık. 👏👏👏❤️❤️❤️
Çok teşekkür ederim, mutlu oldum ❤️