Av. Ç. Tuğberk GÜRCAN
Av. Ç.  Tuğberk GÜRCAN
ctugberkgurcan@gmail.com
Artık Çözülmeli
  • 17 Ekim 2024 Perşembe
  • +
  • -

Biz burada platformumuz başta olmak üzere, toplumumuzun ileri gitmesi lazım; kadın hukuku, medeni hukuku, medeniyeti, ilmi, irfanı, bilimi, sanatı, en ince ayrıntısı ile hayatı anlaması lazım dedikçe ve bu yönde gelişmeler için çaba göstermeye ve uğraş vermeye devam ettikçe, içimizi dağlayan ve canımızı yakan yeni bir haber ve yeni bir acı duyuluyor.

Kadın cinayetleri artık istatistikler ile açıklanamayacak boyutlarda travmalara yol açıyor. Kadınlarımızın adı, yaşı, yaşadığı şehirler değişiyor ama uğradığı zulüm, saldırı ve şiddet değişmiyor. Yine Kadın Hukuku’nu anayasal ve kanunlar nezdinde açıklayacak bir yazımla sevgili kadinlara.com okurları ile gelişimimize yönelik hukuksal açıdan Kadın haklarını daha anlamlı makaleler eşliğinde sizlerle paylaşmak istemiştim. Lakin temel birtakım meselelere kalıp onların çevresinde bir süre daha dönüp durmamız gerekiyor. Yazımı değiştirip gündemi yakalayıp bu çürümüşlüğe ses çıkarma ihtiyacı daha ağır basıyor.

Çünkü toplum olarak hala daha ‘Kadın haklarının’, ‘İnsan haklarının’ ve ‘Çocuk haklarının’ ne düzeyde anlaşılması ve kurallara uyulması gerekeceği bir kesim tarafından benimsenemiyor. Böyle bir ortamda biz de ileri hukuk, bilim, sanat tartışmaları yapıp gelişme hedeflemesi yapmak bir yana temel seviyede tartışmalara ve toplumun bunu benimseyemeyen kesimine ısrarla şu an olduğumuz seviyeye gelmesi için ders verici, vicdanı harekete geçirici ve birleştirici mesajlar vermeye devam ediyoruz.

Peki bu böyle nereye kadar sürecek/sürmeli? Ta ki değil tek bir kadın cinayeti, kadına şiddete dair bir haber duymayacağımıza dek. Tabii ki haberlere kulak kapamayı kastetmiyorum. Burada kastettiğim toplumda bu yönde bir bilinç gelişmesi ve artık kadına şiddet vakaları olmayan bir düzenden bahsediyorum. Toplumun bir kesimi derken de kimseyi aşağılamak adına değil, ama kadına el kaldırmaya yeltenen acizlerin ve hadsizlerin bizimle aynı bilinçte, saygı ve ahlak çerçevesinde bulunamayacağına inanıyorum.

Toplumun çok büyük bir kesiminin bu haberlere ne kadar derinden üzüldüğünü, içinin sızladığını hissedebiliyor ve fark ediyoruz. Sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin gençlik ve kadın kolları başta olmak üzere siyaset, sanat ve spor camiaları el birliği ile tepkisini gösteriyor. Herkes her yaştan giden canlarımız için hassasiyetini ortaya koyuyor. Ama bulgular ve haberler her geçen gün bizi daha da üzmeye devam ediyor.

İstanbul’da özel bir üniversitenin Uluslarası Çalışma Örgütü ile yaptığı bir çalışmanın sonuçlarına göre her 4 kadından 1’i cinsel şiddete uğruyor. Araştırma; iş hayatında psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet ile karşılaşan kadınların sayısı erkeklerin 2 katını bulduğunu söylüyor. Ne kadar farklı şiddet türüne maruz kalınırsa algılanan şiddete ilişkin farkındalık da azalıyor. Ve aynı zamanda daha az eğitimli olmak daha fazla şiddete maruz kalmaya neden oluyor.

İşin en acı yanlarından birisi de hayatın çoğu alanında olduğu gibi iş hayatında da maruz kalınan bu şiddetteki eşitsizlik normalleşiyor. Kadının sadece cinsiyeti sebebiyle uğradığı ayrımcılık ve şiddet vakaları biz toplumda herkesin farkındalığını kazanması lazım dedikçe, üstü kapalı kabuller, bu kadarı her yerde yaşanabilir zihniyeti ve sayısını bilmediğimiz şiddet hikayeleri hala yaşanmaya devam ediyor.

Şimdi yine şunu hepimizin dediğini duyar gibiyim. O halde çözüm nerede, bunu sonlandıracak ve bir daha yaşanmasına mani olacak muktedir şey ne?

1. Öncelikle, kadının toplumsal yaşamda rahatça yaşayacağı, haklarının ve sınırlarının daha kapsamlı bir şekilde korunacağı ilk etapta uygulanması gereken birincil çözüm İstanbul Sözleşmesi! Bunun değerini ve önemini anlamadan maalesef gereken önlemler hep yarım kalacak ve çözümden biraz uzak olacak gibi duruyor.

2. Akabinde yürürlükte olan kanunların ‘harfiyen’ uygulanması bu sorunlara en kalıcı çözümü getirecek bir konu olarak yer alıyor. İnfaz kanunumuz maalesef uygulanması anlamında eksik kaldığı takdirde, suçluyu cezadan uzak tutan ve caydırıcı bir konumda kalıyor. Buradan istifade eden suçlu ise kanunun lehine olan taraflarını iyi hal ve başkaca sabıkası bulunmaması gibi bahaneler ile kullanıyor.

3. Yalnız hepsinden önemlisi diyebileceğimiz bir konu var ki; iş hayatındaki istatistikten de yola çıkarak işi en temelde çözmek için gelecek nesilleri kurtarmak için en önemli çözüm bu oluyor; eğitim, eğitim, eğitim… Okullarda, derneklerde, kitaplarda, televizyonlarda veya her nerede ve nasıl olursa olsun işin ilk kısmı tamamen ve yine eğitim. Evet bu sorunları bir günde çözecek bir yöntem değil. Ama Kadın-Erkek eşitliğini ilk yaşlardan itibaren verdiğimiz okullardaki öğrenciler ve kız çocuklarının ileride ekonomik özgürlüğünü kazanacağı bir jenerasyon kurmak bizi gelecekte kurtaracak yegane ve en kalıcı çözüm olacaktır.

İnanın bu 3 çözüm ile bambaşka bir toplum ve Türkiye yaratmanın mümkün olduğunu belli adımlar atıldıktan sonra görmemiz işten bile değil. Toplum, devlet, kanunlar el ele verip bu sorunu halletmek için bir adım attıkları takdirde şiddete karşı kalkan güçlenip Kadınların toplumdaki, iş hayatındaki ve yaşamdaki değerini kat be kat artıracaktır. Toplumda Kadının değerinin ve yerinin arttığı yerde de bizim konuşacağımız konular bu temel ve ilk adımlar değil, ileri medeniyetlere yön verecek daha anlamlı ve geliştirici konular olacaktır. O günlere bir an önce kavuşarak, hak ettiğimiz konular ve bilgileri paylaştığımız yazılarda, fikirlerde buluşmak üzere. Sevgiyle kalın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?