Hayat, genellikle toplumsal mevkiler ve sosyal sınıflar arasındaki sınırları belirlerken, yüksek mevkilere sahip kişilerin başkalarını küçümsemesine ve bu ayrımları keskinleştirmesine neden olur. Bu tür makam sahibi insanlar, kendilerini adeta tüm dünyanın üstünde görme eğilimindedirler, bu yüzden çevrelerindeki daha düşük statüdeki kişilere karşı bir küçümseme tutumu sergileyebilirler. Bu bakış açısıyla, bir müdür ya da yüksek bir görevde bulunan birey, etrafındaki “gariban” olarak nitelendirilen kişileri göz ardı edebilir ve onların yaşadıkları zorlukları önemsemeyebilir. Ancak, hayatın acımasız ve ironik bir gerçekliği vardır: Bir gün küçümsenen kişi, belki de kahraman olabilir; öte yandan, küçümseyen kişi, en yüksek mevkiinde bile her şeyin sahibi olmadığını fark edebilir.
Örneğin, bir belediyede çalışan bir müdür, öğle yemeğinde önündeki tabağa bakarken, aynı tabağın daha önce kendisi tarafından küçümsenen ve hak arayan bir vatandaşın tabağı olabileceğini hiç düşünmeyebilir. O vatandaş, belki de geçmişte bu müdürün karşısında haklarını savunmaya çalışan biri ya da sadece bir garson olarak o tabağı sunan kişi olabilir. Bu durum, hayatın ne kadar öngörülemez ve adil yönlere sahip olduğunu gösterir.
Bir diğer örnek, bir vatandaşın faturasını ödemeye çalışırken karşılaştığı zorlukları düşünelim. Eğer o vatandaş, bu zorlukları yaşadığı esnada, kendisini hiç önemsemeyen bir belediye çalışanıyla karşılaşmışsa büyük ihtimalle herhangi bir yardımını görmeyecektir. Ancak akşam olup eve dönerken, belki de aynı otobüs yolunda karşılaşabilirler ve aynı otobüsün tutamağını birlikte tutarak bir an için eşitlenirler. Bu durum, toplumdaki ayrımların ne kadar geçici olduğunu ve her şeyin aniden değişebileceğini gösterir.
Yaz tatilinde, bir tatil köyünde ya da bir plajda karşılaştığınız bir kişi, zamanında sizin gözünüzde “gariban” olarak nitelendirilen biri olabilir. O an, toplumsal ayrımların tamamen yok olduğu bir duruma düşersiniz; herkes sadece birer insan olarak oradadır ve toplumsal statüler kaybolur. Eski hor gören kişi, belki de tatil beldesinde hayatın acımasız bir dersiyle karşılaşabilir ve her şeyin geçici olduğunu fark edebilir.
Sonuç olarak, makamlar, unvanlar ve toplumsal pozisyonlar geçici şeylerdir. Hayat, insanlara gerçek değerlerini ve insan olmanın özünü hatırlatır. Hor görülen kişi bir gün kahraman olabilir ve belki de o makam sahibinin yardımına koşabilir. Diğer yandan, hor gören kişi bir gün kendini aynı koşullarda bulabilir ve sahip olduğu her şeyin ne kadar geçici olduğunu anlayabilir. Bu nedenle, herkesin başkalarını hor görmemek için önce kendisini sorgulaması gerektiği unutulmamalıdır. Hayat, hepimize bir gün eşit gözlerle bakmamız gerektiğini öğretir.
Unutmayın gün gelir hor gördüğünüz kişinin bir ünite kanına muhtaç olabilirsiniz.
Sağlıklı, insana yakışır günleriniz olsun.